14 Kasım 2009 Cumartesi

Memleketimden "JAWS" manzaraları








Dünyanın, "balina köpekbalığı"ndan sonra ikinci büyük balığı olan "güneşlenen köpekbalığı" yılın ilk gününde Çanakkaleli bir balıkçının ağlarına takıldı. Karaya adım atar atmaz halkın ve medyanın yoğun alakasına maruz kalan sekiz metrelik "bahtsız dev" için, "Marmara'da ne işi var? Yolunu şaşırmıştır" gibi yorumlar yapıldı. Oysa genel kanının aksine, Türkiye suları Jaws filmiyle üne kavuşan "büyük beyaz"dan, "camgöz"e kadar tam 36 tür köpekbalığına ev sahipliği yapıyor.


Karaköy'de bir balıkçı tezgâhı.Tezgâhın üzerinde cansız yatan bir köpekbalığı. Kocaman ağzı bir sopayla açılmış. Beş metre boylarında. Geride bir adam, elinde mikrofon, vargücüyle bağırıyor: "Vatandaş gel, gel! Gel de âlemin canavarını gör! İnsan yiyen canavar! Ben diyeyim 15, sen de 20 metre. Görmeden ölme. Başka yerde göremezsin!.." Duyan toplanıyor. Kimi, şaşkınlıkla, ne idüğü belirsiz "canavar"ı inceliyor; kimi elini balığın yüzgecine koyup hatıra fotoğrafı çektiriyor. Çocuklar balığın üstüne çıkmış, atçılık oynuyor.
Komik ama Türk halkı için bir o kadar da tanıdık bir senaryo bu. Zira her yıl en az bir defa bahtsız bir köpekbalığı, Türk balıkçısının ağlarına takılıyor. Müşterek akıbetleri de yukarıdaki örnek gibi, etrafı meraklı halkla çevrili bir tezgâhta sergilenmek oluyor. Vakaların çoğu da medyada manşet oluyor zaten. Peki, yakalanan bütün köpekbalıklarının Türk sularına girmesi söylendiği gibi "yön sapması"ndan mı ibaret yoksa bu balıklar burada yerleşik olarak mı yaşıyor?

"Türkiye'deki tüm denizlerde köpekbalığı yaşıyor"


İhtiyoloji (balıkbilimi) Araştırmaları Topluluğu'nun kurucusu, Su Ürünleri Mühendisi Hakan Kabasakal: "Türkiye'nin kıyısı olan tüm denizlerde köpekbalığı yaşıyor" diyor, "Köpekbalığı dağılımı güneyden kuzeye gidildikçe azalıyor. En fazla türe, 36 türle Akdeniz'de rastlanıyor. Ege Denizi 20 türle ikinci, Marmara Denizi 18 türle üçüncü, Karadeniz ise 6 türle dördüncü sırada."
Karadeniz'de rastlanan türlerin boyu çoğunlukla 1,5 metreyi geçmiyor. Büyük türler av peşinde 1000 metre derinliğe bile inebildikleri için, özellikle 200 metreden sonra biyolojik yaşam olmayan Karadeniz onlara göre oldukça sığ. Antalya Körfezi, Marmaris'teki Boncuk Koyu ve İskenderun Körfezi, Türkiye'deki köpekbalığı cennetleri. Özellikle Boncuk Koyu, son derece ürkek ve zararsız bir tür olan "kum köpekbalıkları"nın Akdeniz'de bilinen tek üreme alanı.

Kabasakal, Türk sularındaki bazı köpekbalığı türlerinin mevsimsel olarak kıyıya da yaklaştığını söylüyor: "Büyük camgöz (Cetorhinus maximus), ki geçtiğimiz günlerde Edremit Körfezi'nde kıyı yakınında yakalandı, ilkbahar sonu, yaz başı ve sonbaharda özellikle Antalya ve Mersin körfezlerinde beslenme amacıyla sığ sulara kadar giriyor. Geçen Temmuz ayında Küçükkuyu'da iki tane yavru büyük beyaz köpekbalığı (Carcharodon carcharias) yine kıyı sularında yakalandı. Bu bireyler yeni doğmuştu ve muhtemelen anneleri de kısa süre öncesine kadar aynı bölgedeydi. Küçükkuyu'da kıyı yakınında yakalanan bir başka tür ise mavi köpekbalığı (Prionace glauca). Marmaris'te Boncuk Koyu'nda gri camgözler (Carcharhinus plumbeus) üreme amacıyla kıyıya yaklaşıyorlar. Kuzey Marmara'da da boz camgözler (Hexanchus griseus) yine üreme ve beslenme amacıyla kıyısal sulara giriyor. Sapan köpekbalıkları (Alopias superciliosus ve Alopias vulpinus) da zaman zaman kıyılara yaklaşıyor."

Kabasakal'a göre bu balıkların, yazları insanların yüzdüğü kıyıya yaklaşmaları tehlikeli olabilir.
"Köpekbalığı denizde yaşayan en güçlü yırtıcılardan biri ve insanla karşılaşma ânında neler olabileceği sıcaklık, suyun görünürlüğü, aydınlanma koşulları, bölgede balık veya deniz memelisi gibi av canlılarının sürü halinde bulunup bulunmadıkları, kişinin yaralı olup olmaması, köpekbalığının açlık durumu gibi ortam koşullarına bağlı olarak değişir" diyor Kabasakal ve ekliyor: "Her yıl en fazla 100 insan köpekbalığı saldırısına uğrarken, katledilen köpekbalığı sayısı ise 100 milyonları buluyor. Acaba kim daha yırtıcı?"

Türkiye'deki köpekbalığı popülasyonu da küresel ısınmadan nasibini almış Kabasakal'ın dediğine göre. Giderek ısınan sular, özellikle Kızıldeniz göçmeni (Lessepsian Göçmenler) balıklar için denizlerimizi, yaşamaya daha uygun hale getirmeye başlamış. "Bu balıklar arasında kaplan köpekbalığı (Galeocerdo cuvieri), iriburun camgöz (Carcharhinus altimus) ve mekik camgözü (Carcharhinus brevipinna) de var. Son iki tür Akdeniz kıyılarımızda da yaşıyor" diyor Kabasakal; "küresel ısınmayla birlikte diğer tropikal köpekbalığı türlerinden bazıları denizlerimizde görülebilir."

"Boyutlarına Bakınca İnanamıyorsun Ama Çok Ürkekler"

Sait Özgür Gedikoğlu, Türkiye Köpekbalıkları Araştırma Grubu Kurucusu, Sualtı Filmcisi, Dalış Eğitmeni

http://ozgurgedikoglu.blogspot.com

"Bu sene, Haziran ayı boyunca Sualtı Araştırmaları Derneği'nin Özel Çevre Koruma Kurumu desteğinde gerçekleştirdiği Gökova Boncuk koyunda sualtı görüntüleri aldım. Boncuk Koyu, Güney'deki herhangi bir koydan farksız gibi duruyor. Ama şnorkel yaparken bir anda altınızdan 10 tane 2,5 metrelik köpekbalığının geçmesi çok özel bir his. Bu arada derinlik sadece birkaç metre. Boyutlarına bakınca inanamıyorsun ama çok ürkekler. Onlara çok fazla yaklaşmana izin vermiyorlar. Ben bir ay boyunca sadece üç, dört defa çok yakın temas kurabildim. İstese seni beş saniye içinde paramparça edebilir ama gücünün farkında değil. İlk başta korktum. İlk gün koyda kimse yoktu. Bir anda önümde siyah bir gölge gördüm, 'Hah!' dedim, 'evet buradalar hakikaten...' Sonra bir anda, altımda yaklaşık 20 tanesi birarada dolaşmaya başladı.
Zavallıların dertleri başka tabii, oraya üremek için geldikleri söyleniyor. O yüzden çok ürkekler. Ama eğer sayıları iki, üçten fazlaysa aşağıda, o kadar ürkek olmuyorlar. Kendilerine güveniyorlar herhalde sürü olunca. Bir aptallık edip bir tanesine dokunabilir miyim dedim, ve kuyruğundan tuttum. Nasıl kuvvetle vurdu kuyruğunu! Ve bir anda kayboldu ortalıktan.
Boncuk Koyu her türlü insan faaliyetine kapalı. İnsanlardan ürken köpekbalıkları bu bölgede koruma altına alındı. Beş tane şamandıra ile belirlenmiş bir bölge, içeriye giriş yasak. Ama eskiden yasak olmadığı zamanlarda, insanlar orada yüzüyorlardı, altlarında da köpekbalıkları... Köpekbalığından nasıl korunulur diyorlar. Sen sokakta köpekler saldırmasın diye sürekli çömelerek mi yürüyorsun? Bir farkı yok ki. Hayvanın tek suçu balıkla beslenmekse, insanlar da balıkla besleniyor. Ayrıca her yıl milyonlarca köpekbalığı insanlar tarafından öldürülüyor. Kimi kimden koruyoruz?"

Köpekbalığı Saldırıları


Türkiye'de, köpekbalıklarıyla ilgili detaylı bir araştırma yapılmadığı için, kayıtlara geçmiş bir köpekbalığı saldırısı yok. O nedenle bu konudaki en güvenilir kaynak, İstanbullu eski balıkçıların anlattıkları. Buna göre, köpekbalığının insanlara saldırdığı dört vakadan bahsediliyor.
Hakan Kabasakal, bilinen ilk vakanın 1930'lu yıllarda Boğaziçi'nde Küçüksu Kasrı açıklarında olduğunu söylüyor. İngiliz Başkonsolosluğu mensubu iki kişi, büyük olasılıkla orkinos avlarken köpekbalığı saldırısına uğramış. Olay sonrasında bu iki kişiden hiç haber alınamamış.
Güngör Güven isimli bir vatandaş 1967 yılında, İstanbul Tuzla'da zıpkınla balık avlarken uğramış saldırıya. Görgü tanıkları, doktor daldığı sırada bölgede köpekbalıkları olduğunu ve sırt yüzgeçlerinin görüldüğünü anlatıyor. O yıllarda Marmara ve İstanbul çevresinde sıklıkla görülen beyaz köpekbalıklarından biri, olaydan hemen sonra Tuzla'da yakalanmış. 1970'lerin başında ise, Antalya Konyaaltı Plajı'nda bir başka saldırı gerçekleşmiş. O dönemde mezbaha deniz kıyısında olduğu için kıyılara sokulan köpekbalıklarından biri, Deniz Kuvvetleri'ne ait bir gemiden denize atlayan bir ere saldırmış. Gerçekleştiği iddia edilen son olay ise 1983'te. İzmit Dilova'da, zıpkınla avlanan bir avukat, bir "beyaz köpekbalığı"nın saldırısına uğramış.

Yazıyı noktalamadan önce, Sadullah Ayaşlı'nın 1937 yılında yayımlanan, "Boğaziçi Balıkları" isimli kitabında, Marmara Denizi'nde yakalan bir "büyük beyaz"la (harharyas) ilgili yazdığı ilginç anektodu aktaralım:
"Azami tûlü 9 metredir. Hayvanın rengi kurşunidir, karnı ve yanları nisbeten açık bir tondadırlar. 1925 senesinin şiddetli lodos fırtınaları bu balıklardan birkaçını Boğaz'ın Marmara methaline kadar atmıştı. Gayet muzir olan bu canavar birçok ziyanlara sebebiyet verdiklerinden dolayı balıkçılar tarafından bin müşkilat ile itlaf edilebilmişlerdi. Aşağıda İstanbul gazetelerinin böyle bir balık hakkındaki neşriyatını hulaseten derç ediyorum: -Canavarın karnı yarıldığında derunundan beheri 200 kilo sıkletinde 2 tane Ton balığı ve bunlardan başka da 300 kilo ağırlığında bir Yunus balığı zuhur eylemiştir. Mezkur canavarın tûlü 8 metre olup sıkleti de 4.500 kiloyu mütecavizdir."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder